Bir sarsıntı geçirmeyi bekliyorum. Ama her gün. Her gün bir
sarsıntı olsun ve ben saçma duygu durumumdan sıyrılabileyim. Dün oldu. Çok
şükür bugün de oldu. Ama yarın ve sonraki günlerin yarınları belirsiz. Kendi
sarsıntımı bulup bir kavanoza koymam gerekiyor. Böylece lazım oldukça kapağını
açıp birkaç doz sarsıntı alabilirim. Bu yazının buraya kadar ki kısmını 8 Eylül 2019 tarihinde yazdım. Geri kalanı
için içini dolduracak bir şeyler yapabileceğimi umuyorum. Vira Bismillah!
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
19 Eylül 2019
Güzel günler göreceğiz
güneşli günler. İnanması o kadar zor ki. Sanki bundan sonra her şey daha
da daha da kötüye gidecekmiş hissi , daha kötüsü, inancı içimden aklımdan
çıkmıyor. Blogdaki eski yazılarımı bloğu daha temiz amaçlar için kullanmayı
düşündüğümden silmiştim. Ama kısır döngü sanırım. Kendimi yine buraya höykürürken
buluyorum.
Bu hafta staja başladım. Staj yerimde bizim üniversiteden tek
olacağımı düşünüyordum ama 6 kişiyiz ve bu çok iyi. Çünkü isteyerek okumadığım
bölümün stajını çok istediğim bir kurumda yapıyorum ve aldığım teori
derslerinin bende tortusunun bile kalmadığının farkındayım. Okuluma kızsam da çoğu zaman sevgiden uzak hisler beslesem de
okulumun kurumlar ve diğer okullar
tarafından kötü bilinmesini ve küçümsenmesini istemem.
Kötü biriyim. Daha önce kötü biri olduğumu düşünürken bile
içimde umut kırıntısı vardı sanki. Belli belirsiz minicik bir sis. Ama o sisi artık göremiyorum. Mutlu değilim .
Sanırım kabullendim de. Kendime sık sık; Ben iyi bir çocuk olmadım, İyi bir
ergen olmadım, İyi bir genç olmadım. Ama iyi bir genç yetişkin olmak istiyorum
diyorum. Çok geç kalmışım gibi. Cesaretim olmayan şeyleri Rabbim -den istiyorum
ama sonuçlarına katlanamayacağım bu kadar ortadayken neden bunu istiyorum?
Kaçmak işte. Olursa kaçmış olacağım ama kaçtığım yerde daha iyi şeylerle
karşılaşmayacağım.
Dilerim bu, blogla son günah çıkartmaya çalışmam olur.
Artık temiz yazmak istiyorum.